Sosyal Medya

Güncel

Erdoğan ile Gezi’den sonra görüştüm

AK Parti ile yollarını 2011 yılında ayıran, Alevi tarihçi – yazar Reha Çamuroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Gezi olaylarından 2 ay sonra görüştüğünü ve Alevilerin sorunuyla ilgili bir proje sunduğunu söyledi. Çamuroğlu, Erdoğan'ın isteği üzerine yapılan görüşmede proje üzerinde çalışılmasına karar verildiğini ancak daha sonra aranmadığını belirtti.



Reha ÇamuroÄŸlu 2007 – 2011 yılları arasında, kendi ifadesiyle Alevi kimliÄŸini ilk kez ilan eden milletvekili olarak AK Parti çatısı altında yer aldı. Partiye, Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın davetiyle katıldı. Alevi Açılımının ardındaki en önemli isim olarak görüldü. Ancak sadece siyasi rakipleri tarafından deÄŸil, bazı Aleviler tarafından da ‘düÅŸkün’ ilan edildi. AK Parti’den ayrıldıktan sonra partililiÄŸi devam etmedi. Sert eleÅŸtiriler yöneltti.

Reha ÇamuroÄŸlu ile AK Parti’nin seçim beyannamesinde yer alan Alevilere dönük taahhütlerini, Alevi açılımının neden yürümediÄŸini konuÅŸmak için buluÅŸtuk. AK Parti’nin Alevi açılımına itildiÄŸini, art arda düzenlenen çalıştaylara karşı çıktığını anlatan ÇamuroÄŸlu, 2013 yılında Gezi olaylarından 2 ay kadar sonra dönemin baÅŸbakanı Recep Tayyip ErdoÄŸan'la görüÅŸtüÄŸünü açıkladı.

AK Parti’nin 7 Haziran seçim beyannamesinde yoktu ama 1 Kasım seçimleri için hazırladığı beyannamede cem evlerine hukuki statü tanınacağı vaadi var. Ne düÅŸünüyorsunuz?

"Hukuki statü nedir birincisi bunun açıklanması lazım. Bu uzun süredir söyleniyor. Artık dillere pelesenk oldu. Bunun ciddiye alınır bir tarafı yok. Yüzde yarım oyun bile, binde bir oyun bile önemli olduÄŸu bir seçim öncesi bunun hatırlanmasının ciddiye alınır bir tarafı yok. Meseleye Türkiye’de çok sığ bakılıyor.

2007 yılında kamuoyu bu Alevi Açılımı denilen sürecin nasıl baÅŸladığını bilmiyor bir kere."

Nasıl başladı?

"Sayın BaÅŸbakan milletvekilliÄŸi teklif ettiÄŸinde, bana Alevilik ile ilgili çalışacağımız, bu konuda adımlar atılacağını söylemiÅŸti. Ben bu ÅŸekilde AK Parti’den aday oldum. Bana Meclis'te Milli Savunma Komisyonu üyeliÄŸi ve Avrupa Akdeniz Parlamenterler Asamblesi üyeliÄŸi verildi. Ben bu durumu garipsedim ve iki görevimden de istifa ettim. Yeni bir istifanın gelebileceÄŸi ihtimali üzerine, Sayın BaÅŸbakan beni çağırdı. 

"Ben ısrar ettim de süreç baÅŸladı"

Yani AK Parti güle oynaya, isteyerek vesaire Alevi açılımını baÅŸlatmadı bu bir. Herkes zannediyor ki AK Parti’nin programında vardı. Hayır. Ben ısrar ettim de süreç baÅŸladı. Tayyip Bey beni çağırdı ‘neden rahatsızsın Reha Bey?’ dedi, ‘bundan rahatsızım’ dedim, anlattım. ‘Peki o zaman baÅŸlayayım buna’ dedi, öyle baÅŸlandı.

"Oy derdi gündeme geldi"

Öyle gönüllü falan bir baÅŸlangıç yoktu. Siyaset de aslında öyle bir ÅŸeydir. Sonra 2009 seçimlerinde yine hatırlandı. O arada yine bir kesinti oldu. Yeniden Tayyip Bey yine beni mitinglerine davet etmeye baÅŸladı. Yeniden uçağına davet etmeye baÅŸladı çünkü yeniden oy derdi gündeme geldi.

Fakat en önemli kırılma, yani geri dönüÅŸü olmayan kırılma, 2011’de Suriye meselesiyle baÅŸladı. BeÅŸar Esad’ın Alevi oluÅŸu, Suriye’de iktidarın önemli ölçüde Alevi oluÅŸu, BeÅŸar Esad’ın düÅŸman ilan edilmesiyle birlikte Türkiye’de de âdeta Alevilerin düÅŸman ilan edilmesi gibi bir sonuç yarattı. Gezi, Suriye iç savaşından sonra ikinci büyük bir kırılma noktası oldu.

Åžu anda Türkiye’nin her mahallesine bir cem evi yapsalar, üstüne de altın varaklarla ibadethanedir diye yazsalar, Alevilerden bir oy alabileceklerini zannetmiyorum."

Dolayısıyla bu taahhüdün beyannamede yer bulmasını samimi bulmuyor musunuz?

"Politika samimiyet üzerine yapılmaz. Politikada gücünüz varsa bir ÅŸeyi kabul ettirirsiniz yoksa ettiremezsiniz. Politika trendlerin iÅŸidir. Ben AK Parti’nin böyle bir trend içine girdiÄŸini de düÅŸünmüyorum. Düpedüz kandırmaca. Hani belki binde bir oy alırım gibi bir beklentinin sonucu. 

Oysa Alevilerin talepleri çok açık. Statü falan istemiyoruz, ibadethane olduÄŸunun tanınmasını istiyoruz bu kadar net. Ayrıca, Alevilerin taleplerini cem evlerine vesaireye indirgemek Alevileri hiç anlamamaktır. Alevilerin birinci talebi eÅŸit vatandaÅŸlık talebidir."

 

ÇamuroÄŸlu AK Parti içindeki bir kesim için 'onların dini Sünnilik' diyor
[FotoÄŸraf:Zahidin KöÅŸüÅŸ/AJT]

 

AK Parti hazır deÄŸildi diyorsunuz ama öte yandan da sizi davet ettiler, o parti içinde yer aldınız. Art arda Alevi çalıştayları düzenlendi. Alevi dedeleriyle  ile aynı masada buluÅŸuldu…Bir ÅŸeyler de yapılmaya çalışıldı herhalde. Nerede engele takıldı? Kendi tabanı mı, bürokrasi mi…

"Åžöyle söyleyeyim; AK Parti önce bu iÅŸe itildi. Sonra ‘ya acaba bir ÅŸey yapabilir miyiz?’ dedi. Fakat sonra kendi bazı milletvekillerinden, bazı bakanlarından ve kendi tabanından sert bir tepki aldı. Mesela birinci Muharrem Ä°ftarına BaÅŸbakan geleceÄŸi zaman ÅŸöyle laflar söylendi; Muharrem’de de iftar mı olurmuÅŸ, KızılbaÅŸların iftarına mı gidilirmiÅŸ, KızılbaÅŸların sofrasına mı oturulurmuÅŸ. Tayyip Bey birinci ve ikinci iftara ağır Sünni baskısı altında katıldı. Bunu itiraf etmeliyim.

“Biz sürekli BaÅŸbakan’dan çerçeve istedik”

2009 seçimlerinde parti 30’lu rakamlara düÅŸünce, Alevilerden hiç oy gelmediÄŸi – ki bazı sınırlı yörelerden gelmiÅŸti – düÅŸünüldü. Yani bu iÅŸin bir seçim getirisi olmadığı düÅŸünüldü.

Ä°kincisi, kapatma davası lehte sonuçlandı. ‘Benim Alevilere ihtiyacım yok’ havasına girdi AK Parti. Top döndürmeye baÅŸladı. Meselâ, Sayın Sait YazıcıoÄŸlu görevden alınıp yerine Sayın Faruk Çelik’in getirilmesi aslında tam bir top döndürme hamlesidir. Çünkü Sait Bey bu iÅŸten sorumlu bakanken hükümetin herhangi bir marj çizmediÄŸinden yakınırdı. Sait Hoca, ‘Hangi çerçeve içinde hareket edeceÄŸiz Reha Bey bilmiyorum’ derdi. Ben de ondan yakınırdım. Sayın BaÅŸbakan bize bir çerçeve çizmedi. Bu çerçeve ısrarı üzerine muhtemelen Sait Hoca görevinden alındı. Biz çünkü sürekli BaÅŸbakan’dan çerçeve istedik.

Faruk Çelik göreve geldiÄŸinde, randevu aldım, dedim ki ‘Bu çalıştayları yapmayalım böyle’. Çünkü baÅŸörtüsü meselesinde çalıştay mı yaptık? Bizim muhatabımız ilahiyatçılar, gazeteciler vesaire deÄŸil. Bizim muhatabımız hükümet. Biz hükümetle görüÅŸme yapmak istiyoruz.

7 çalıştay yapıldı, birine bile katılmadım ve katılmayacağımı açıkladım. Bunlar kamuoyu tarafından çok bilinen ÅŸeyler deÄŸil. Faruk Çelik’e dedim ki, ‘Marj ortada yok, siz herhalde top çevireceksiniz.’ Sonra da bir daha görüÅŸmedim kendisiyle.

Dolayısıyla AK Parti bu iÅŸi sonuçlandırma niyetiyle hiçbir zaman yaklaÅŸmadı.

Bakın ben milletvekiliyim, o zaman Ä°stanbul il yönetiminde bir Alevi vardı. Ä°stanbul’da bir il kongresi yapıldı, o da çıkarıldı. AK Parti teÅŸkilatında bir tane bile Alevi ilçe baÅŸkanı olmadı. HacıbektaÅŸ dışında."

Geçen seçime giderken Sayın DavutoÄŸlu 'Alevi adaylarımız var ama isimlerini açıklamayı doÄŸru bulmuyorum' dedi…

"Bu çok komik bir ÅŸey. ‘Alevi adaylarımız var’ ama kimse bilmesin. Ayıp mı? Ayıpsa niye yaptınız? Ayıp deÄŸilse niye gizliyorsunuz? 

Sayın BaÅŸbakan da, baÅŸka bazı AK Partili isimler de yaptıkları açıklamalarda, Alevi açılımında Alevi örgütleri arasındaki parçalı yapının etkili olduÄŸu görüÅŸünü dile getirdi. ‘Birinin evet dediÄŸine diÄŸeri hayır diyor’ diyorlar. Hatta Alevi dedelerine maaÅŸ baÄŸlanması konusunu bu konuda örnek olarak veriliyor…

"Sünniler kaç parça? Sünni cemaatleri saymaya baÅŸlasak bin tane cemaat sayarız. Ama Sünnilere bu denmiyor. Çok affedersiniz ama biz keriz falan mıyız? Bu lafı kullanmak zorundayım. Salak falan mıyız biz?  Cem evleri konusunda Aleviler aynı görüÅŸteler. Yapsınlar hadi. Ä°bâdethâne olduÄŸunu itiraf etselerdi. Ya da bütçeden Alevilerin kültür ve inanç harcamaları için pay ayırsalardı. Bunda da Aleviler hemfikirdi.

Ayrıca 2013’de Gezi olaylarından sonra Sayın BaÅŸbakan beni çağırdı. Ben o sırada milletvekili de deÄŸildim."

Bir dakika. Bunu ilk kez duyuyoruz…

"Evet. 2013’de kendisiyle oturduk ve görüÅŸtük. ‘Reha Bey ne yapacağız bu meseleyi?’dedi bana. Ben de, ‘ben size projemi anlattım isterseniz bir daha anlatayım’ dedim ve anlattım. ‘Bunu yapalım’ dedi. ‘Bunu yaparsak bizimle birlikte olur musun?’ dedi. ‘Olurum, bunu yaparsanız’ dedim.

‘Bunu yaparsak’ dediÄŸiniz ne?

"O çok geniÅŸ bir konu, onu açamam. Ama ben bir proje sundum kendisine. Gezi  olaylarından bir buçuk, iki ay sonraydı. SunduÄŸum projeyi makul buldu Tayyip Bey. Dedi ki ‘Bayramdan hemen sonra sen, Bekir BozdaÄŸ, Efkan Âla – Âla o sırada müsteÅŸardı – bir araya gelelim, bu konuyu masaya yatıralım. Bunu bir çalışma toplantısında ele alalım’ dedi. ‘Peki efendim’ dedim. Ondan sonra bir daha arayan soran olmadı."

 

ÇamuroÄŸlu 2013 yılında Gezi olaylarından sonraki görüÅŸmenin BaÅŸbakanlık Resmi Konutu'nda yapıldığını söyledi
[FotoÄŸraf:Zahidin KöÅŸüÅŸ/AJT]

 

Bunu biraz açmak gerekiyor. Siz AK Parti’den kırgın bir ÅŸekilde ayrıldıktan ve Gezi olaylarından sonra gerçekleÅŸiyor bu görüÅŸme….Nasıl oldu?

"Önce Efkan Âla beni aradı. BaÅŸbakanlık MüsteÅŸarıydı. BaÅŸbakanlık MüsteÅŸarlığı makamında bir yemek yedik kendisiyle. Bu konuyu acilen ele almak istediklerini, benim projemi dinlemek istediklerini söyledi. Ben de kendisiyle projemi paylaÅŸtım. ‘Bunu Beyefendiye arz etmek istiyorum Reha Bey ne dersiniz?’ dedi. ‘Tabii ki, herhalde onun için yaptık bu görüÅŸmeyi’ dedim.

Daha sonra Sayın BaÅŸbakan’ın özel kalem müdürü aradı. 2013 Ramazan’ının ilk günleriydi. Resmi Konut’ta BaÅŸbakan ile bir saati geçkin bir görüÅŸme yaptık. O görüÅŸmede ben kendisine projeyi anlattım. ‘Bu proje çok uygun Reha Bey’ dedi. Bekir BozdaÄŸ Diyanetten sorumlu Devlet Bakanıydı. ‘Bekir BozdaÄŸ, Efkan Âla, sen, ben oturalım…’ Hatta Hasan DoÄŸan’ı çağırdı özel kalem müdürünü, ‘Hasan, bu bir çalışma toplantısı olacak, iki saat boÅŸalt’ dedi.

Ramazan geçti, bayram geçti arayan soran olmadı.

Peki ne olabilir? Gezi olayları oluyor, Sayın BaÅŸbakan çok sert tepki gösteriyor, Türkiye’de kutuplaÅŸma yaÅŸanıyor, sonra öÄŸreniyoruz ki Sayın BaÅŸbakan Gezi olaylarının arkasında daha çok Alevilerin  ve baÅŸka güçlerin olduÄŸu söyleminin ortada dolaÅŸtığı bir dönemde…..

"Belki bir telaşa kapıldılar. Bu işi masaya yatıralım dediler. Ondan sonra belki rahatladılar. Bunu bilemem. Ama o sırada ciddi bir girişim oldu.

“O projeyi anlatmam” dediniz. Neden anlatmıyorsunuz?

"Belki bundan sonra baÅŸka bir yerde, baÅŸka bir ÅŸekilde uygulanabilir. Anlatılması bunun önüne engel çıkarabilir."

Alevilerin eÅŸit bireyler olarak toplumda yer alma talebine karşılık veren siyasi parti var mı? Mesela Alevilerin kendilerini CHP’ye yakın gördüÄŸü söylenir.

"CHP’de ÅŸöyle bir tavır görüyoruz; ‘Aman Alevi olduÄŸunuzu söylemeyin’. Genel BaÅŸkan bile söylemiyor neredeyse. Bile deÄŸil, söylemiyor zaten. ‘Aman duyulmasın’. Niye duyulmasın efendim? ‘Kimlik siyaseti yapmayın’. Ya Allah aÅŸkına, kimlik siyaseti yapmayın demek Alevilere, hâkim kimliÄŸi kabul edin demektir.

Biz kimlik siyaseti yapmayalım. DoÄŸrudur. Ama ne zaman yapmayalım? EÅŸit vatandaÅŸ olarak kabul gördükten sonra yapmayalım. Bugün Türkiye’de Alevi BaÅŸbakan olabilir mi acaba çok merak ediyorum. Devlete bir tane Alevi memur giremiyor. Son birkaç senedir yargıç ve savcı yok. Alınmıyor, mülâkatta eleniyor. Polis eleniyor. Bir tane vali yok. Emniyet Müdürü yok. Ne rezilliktir bu ya! Ondan sonra ‘kimlik siyaseti yapmayalım’.

“Aleviler oylarını çekerlerse baraj altı kalır CHP”

Alevilerden aldıkları oy sayesinde barajın üstündeler. Aleviler oylarını çekerlerse baraj altı kalır CHP. Alevilerden aldıkları oy sayesinde barajın üzerindeler ama Alevilere hâlâ maraba gibi davranıyorlar. Hâlâ‘crem dela crem’ partisi olmaya çalışıyorlar. Hâlâ CHP’nin yönetici katmanında bir Alevi küçümsemesi var.

Ama KılıçdaroÄŸlu partinin Genel BaÅŸkanı…

"Burada AK Parti’nin bazı yorumlarına katılırım. KılıçdaroÄŸlu bir projeydi. KılıçdaroÄŸlu gelmeseydi zaten CHP herhalde zaten yoktu bugün. Bugün de HDP ana muhalefet partisi falan olurdu. Ama CHP biraz daha böyle devam ederse HDP zaten ana muhalefet partisi olur."

HDP Alevilerin taleplerine daha kucaklayıcı yaklaşıyor mu? Son seçimde CHP seçmeni olan birçok Alevi HDP’ye oy verdi.

"Ben HDP’nin Alevilere yönelik siyasi çizgisinin CHP’den çok farklı olduÄŸuna inanmıyorum. HDP de Alevilere oy hesabıyla yaklaşıyor. Kürt Alevi denilen grubun önemli bir kesimi Zaza’dır aslında. Acaba Zaza’lar tanımladıkları Kürt milletinin ya da Kürt ulusunun neresinde yer alıyorlar onu da merak ediyorum.

Özellikle Abdullah Öcalan’ın okunan mektubu Diyarbakır’da bu Ä°slâm kardeÅŸliÄŸi vurgusu, acaba Abdullah Öcalan o konuda fikrini deÄŸiÅŸtirmiÅŸ midir merak ediyorum. Ben deÄŸiÅŸtirdiÄŸi kanaatinde deÄŸilim, HDP’nin ya da PKK’nın yayın organlarını izlediÄŸimde…

Ayrıca kafama takılan bir ÅŸey var. Bu Paris’teki cinayetler ne oldu? Orada üç Alevi Kürt kadın öldürüldü. Özellikle Sakine Cansız... Bu konuda PKK’dan, KCK’dan, OT’a falan açıklama yapan Karayılan’dan hiçbir açıklama duymadım. ‘Åžehitlerimizin kanı yerde kalmayacak’ falan onlar ayrı hikâye. Onları geçelim. Ama PKK bu kadar mı az istihbarat alan bir örgüt.  hiç mi istihbarat kaynağı yok? Mesela o üç kadının üçünün de Alevi olması tesadüf müydü? Acaba Sakine Cansız’ın öldürülmesinin Alevi oluÅŸuyla, Alevilikten kaynaklanan lâiklikle ilgisi olabilir mi? Çünkü bunlar hemen Ä°slâm kardeÅŸliÄŸi mektubunun arkasından olan olaylar."

AK Parti’nin iki büyük projesi, Alevi açılımı ve Çözüm Süreciydi. Çözüm Süreci de buzdolabına kaldırıldı. Ä°kisinden birindeki ilerleme diÄŸerini etkiler miydi?

"Siyasete makro plandan bakarsak bütün faturanın da AK Parti’de olmadığını görürüz. Bütün bu süreçlerin akamete uÄŸramasının faturası tek başına da AK Parti’ye çıkarılamaz.

Ä°çeride CHP, MHP ve HDP’ye çıkarılabilir, ortaktırlar aslında. Mesela Alevi Açılımı ilan edildi, CHP bize saldırmaktan baÅŸka bir ÅŸey yapmadı.

Deniz Baykal’ı, Devlet Bahçeli’yi  davet ettik gelmediler. O zaman DTP idi, ‘asimilasyon harekâtı’ bilmem ne falan dedi. Ama kendileri her ÅŸekilde görüÅŸüyordu AK Parti ile kapalı kapılar arkasında. Onun için samimi bulmadığımı söylüyorum HDP’yi. Ä°çeride açılımların akamete uÄŸramasının böyle bir, akamette rolü olan unsurlar bunlardır. Diyaneti, devlet bürokrasisini falan ihmal etmeyin.

Ama makro planda Avrupa BirliÄŸi’nin Türkiye’yi sürekli yokuÅŸa sürmesi, Avrupa BirliÄŸi’nin Türkiye üzerindeki yaptırım gücünü hızla erozyona uÄŸrattı. AB, Türkiye söz konusu olduÄŸunda hep ipe un serdi. GörüÅŸme baÅŸlıklarını, müzakere baÅŸlıklarını açmak konusunda ipe un serdi. Bir Kıbrıs’a Türkiye’yi feda etmeye falan kalktı. Bütün bunlar gerçekten Türkiye’yi rencide edici ÅŸeylerdi. Oysa Kürt meselesinin çözümü de, Alevi meselesinin çözümü de önemli ölçüde AB ipine baÄŸlı ÅŸeylerdi. Dolayısıyla bütün faturaya AK Parti’ye çıkarmanın da haksızlık olacağı kanaatindeyim. Hem ulusal, hem uluslararası engeller çıktı AK Parti'nin karşısına.

DHKP – C ile Aleviler arasında baÄŸ kuranlar var. ‘Alevilerin silahlı terör örgütü’ olduÄŸunu söyleyenler… Bir algı mı yaratılmaya çalışılıyor? Sizin görüÅŸünüz ne?

DHKP – C Aleviler arasında ne kadar etkindir, deÄŸildir o tartışmaya girmem. Ama ÅŸunu söyleyeyim, Aleviler kasıtlı olarak terörle birlikte anılmak isteniyor.

Reyhanlı patlamasının ertesi günü ya da iki gün sonra  dönemin Ä°çiÅŸleri Bakanı Muammer Güler çıkıp, ‘Bu eylemi Acilciler örgütü yaptı yapan ÅŸahsın adı da ÅŸudur’ dedi bir isim verdi. Nasır Eskiocak dedi. Nasır Eskiocak Hatay’da çok bilinen bir isimdir. Kastedilen ÅŸahıs dedesinin ismini almıştır. Muammer Güler bu ismi vermiÅŸtir. Dede Hatay’da çok iyi bilinen, tanınan, saygın bir Alevi ÅŸeyhidir. Çıkıp o ismi vermek, cinayet gibi bir ÅŸeydir. Siz ‘Ey Hatay, Reyhan’lı da 53 Sünni vatandaşı öldüren Alevilerdir’ diyorsunuz. Peki Hatay’da bir çatışma çıksaydı Aleviler ile Sünniler arasında kim üstlenecekti bunun sorumluluÄŸunu?

Ondan sonra zaman geçiyor, bombanın IŞİD tarafından konulduÄŸu ya da El Kaide tarafından. Ama siz bugün Alevilerle terörü bir arada anmak için her türlü yolu arıyorsunuz. DHKP – C olmadı Acilciler verelim. 

EÄŸer sizin çocuklarınız, bu memleketin çocukları, ellerinde sapanla, molotof ile hatta silahla dolaÅŸmaya baÅŸladılarsa, bu memleketin olgunlarının oturup ‘biz nerede hata yapıyoruz’ diye düÅŸünmesi lazım. Yoksa bunları terörist ilan edelim, polise vurduralım diye deÄŸil.

Kaynak: Aljazeera 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.